Sınırsız iyileşme, benim önerdiğim ve literatüre kazandırdığım bir kavramdır. Japonların Toplam Kalite Yönetimi anlayışı çerçevesinde öne sürdükleri ve tüm dünyada kabul gören sürekli iyileşme yaklaşımının ötesinde, kaliteyi tüm alanlara yaygınlaştırmak, her alandaki kalitesizliği önlemek ve bütünsel bir iyileşme sağlamak üzerine kurulu bir iyileşme yaklaşımıdır.
Sınırsız İyileşme; “Tüm örgütsel süreçlerde iyileştirmenin sürekli ve herhangi bir sınırlama olmaksızın gerçekleştirilmesi, kalite iyileştirme çalışmalarının tüm süreçler, kişiler, aşamalar ve diğer örgüt içi ve dışı faktörlere yaygınlaştırılması ve bunun için mevcut ve muhtemel tüm sınırlamaların ortadan kaldırılmasını esas alan bir kalite iyileştirme uygulamasıdır.**”
AK Parti öncesi siyasette hükümetlere, yol, köprü, menfez yapma, okul açma gibi misyonlar yüklenmiş, belirlenen dar bir alanda ne ki yapabiliyorsa onları yapması, devletin işine burnunu sokmaması (?) psikolojik sınırları tayin edilmişti. Diğer partiler çoğunlukla bu sınırlarda kalmayı sürdürdü, yer yer dayanaksız hareket ettiklerinde veya erken öttüklerinde de müdahaleye uğradılar.
AK Parti kendisine biçilen bu rolü kabul etmedi. Ne yaptı? Başörtüsü, kamusal alan, askerin yönetimde yeri, siyasi iradenin gücü,… gibi konularda; zamana yayarak ve halkın desteğini sürekli arkasına almayı bilerek psikolojik sınırları aşmayı bildi. Doğrusu benim de sinemde böyle yer etti. Ve inşallah iyi de etti. Ülkemizin önü açıldı, insanımıza güven geldi. AK Parti böylece sadece kendi seçmeni ve ülkemizin değil, Ortadoğu’nun, inananların ve tüm mazlumların umudu haline geldi. Yanlışlar da olmamış mıdır? Olabilir, insanın olduğu yerde sorun da vardır, hata da vardır. Ama doğrular yanlışları fersah fersah geçti.
AK Parti mayınlı alanlara gire gire, yılların birikmiş problemlerini çözüme kavuşturdu, siyaseten bitme riskini de alarak özellikle çözüm sürecini başlattı. Bu süreç, olgun düşünemeyen, pozisyon almak isteyen, mevcut ağırlığımı kaybederim endişesi taşıyan, dağı mesken tutmuş yerleşik hayatı becerememe endişesi duyan, daha ötesi kandan belki beslenen tarafları olan, yorucu, zor, ama bir o kadar da ülkemizin selameti için gerekli bir süreçtir. İnşallah insanımızın imanı, bu işin içinden de en az zararla çıkacak sağduyu konusunda bizim temel güvencemiz ve inanç kaynağımızdır.
Burada bir müdahale alanı da Anayasa’dır. AK Parti eğer yeni anayasayı yapabilirse bu alana da girmiş, bu temeldeki pek çok sıkıntımızı halletmiş, bu alanda da psikolojik sınırları aşmış, yani şu ana kadar yaptığı atılımları taçlandırmış olacaktır.
Yeni Anayasa, AK Parti’nin tüm alanlara müdahale etme, tüm sorunları çözme, tüm mayınlı alanlara müdahale etme yani sınırsız iyileşme sürecini taçlandıracak nihai adımdır. AK Parti’nin, tüm hizmetlerinin üzerine yerleştirilecek “TAÇ”tır.
Şimdiden ülkemize hayırlı olsun.
Necip Fazıl, kendisini götürmek için tam inanmış dört adam’ın yeterli olduğunu söylemişti. Şimdi 4x100 inanmış adam mı gerekiyor? Feda olsun. Bu uğurda bu baş da kurban olsun…
Hepinizi saygıyla selamlıyorum…
[email protected], https://twitter.com/orhankucuk4, https://www.facebook.com/orhan.kucuk.9231
** Orhan Küçük, Toplam Kalite Yönetimi, 2. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2014,s. 328.