Kar Şehri Bar Şehri Hızlı Tren Şehri
Doç. Dr. Orhan KÜÇÜK*
Erzurum kar şehridir. Kar bembeyazdır ve kiri gizleyemezsiniz. Erzurum’da kir leke gizlenecek yer bulamaz, ürüşan ortada kalır. Erzurum bu cihetle memleketin de yüz akıdır. Bembeyazdır.
Ama Erzurum kar şehridir. Kar yağdı mı adam boyu yağar. Her adam altından kalkamaz, her adamım diyen de kardan görünemez.
Erzurum bar şehridir. Başbar’dır bizim ilk barımız. Önce “Elif” gibi dik durur, sıra dağlar gibi diziliriz. Parmak uçlarımız hakkı, hakikati, birleşen avuçlarımız birliği beraberliği gösterir. Evet Erzurum’un folklorü bardır, bar aynı zamanda bir “abide-i vakar”dır.
Sekeriz ama ürkek bir keklik gibi değil çift başlı kartal gibi, sallanırız ama yaylı karyola gibi değil titreyen dağlar gibi. Tey tey dedik mi yeri silkeleriz, can can diye yankılandığımızda yer gök inler, kalpler kafesten uçar, baykuşlar kaçacak delik arar. Çektik mi kamayı Hançer Barı’nda, icap ederse basarız gözümüzü kırpmadan ve dahi kanımız çıkmaz, gözümüz kırpılmaz “Dadaş Kaması”ndan.
Ama Erzurum kimseye bar değildir, olmamıştır. Hep yük alan olmuştur, yokluğu hissedilen olmuştur. Milli Mücadele’nin kararı burada alınmıştır. Vatan sıkıştığından Erzurum’a koşmuştur. Erzurum da çift başlı kartal gibi titremiştir sevdalısına.
Yar şehridir Erzurum. Sığınılan, milli mücadelenin başlatıldığı, hasretimizi türkülerimize doldurduğumuz, üzerine ağıtlar yaktığımız, sinesinde saklı annemize, dedemize yar olmuştur, aslen zaten kendisi yardır.
Ama Erzurum uzaktaki “yar”dır. Sevenlerinin kavuşamadığı, kavuşmuşların, O’nu yaşayanların bir kısım gaflet erbabının kadir kıymetini tam takdir edemedikleri “yar”dır.
Erzurum namus şehri ar şehridir. Her köşesinden minareler yükselir, “sakın haa!” der. Şadırvanlar, mescitler, medreseler, bana gel, bende huzur bul der, sebatla akar çağırır.
Ama Erzurum’un kendine özgü namusları, kanunları vardır. Baş kaldırmazsa bilmediğinden, bağırmazsa sesinin çıkmamasından değil, vakarındandır. İhmal ettiğinden değil, imhal ettiğinden, mühlet verdiğindendir.
Dediler davranma düştün kapana, ya çek bıçağını ya gel amana,
Dedim ki Dadaş’ı doğuran ana, taşır mı karnında eğilecek baş…
Dadaşlığın bir kanunu, namusu vardır. Büyüğü küçüğü vardır. Edep erkânı vardır.
Edep erkâna halel getirmeden, haddimi aşmış olmadan belirtmek isterim ki, Sayın Başbakanımız Erzurum’a teşrif ettiler. Erzurum’u yine kar şehri, bar şehri, yar şehri, namus şehri ar şehri diye tanımladılar gönlümüze yüreğimize muhabbet üflediler.
Beraberinde Yüksek Hızlı Trenin 2018’e yetişeceğinin müjdesini verdiler, aklımızı da doyurdular. Erzurum’un kent içi raylı sisteme, ulaşım ağlarına, ekonomik anlamda bir Lojistik Merkezi ve Lojistik Dağıtım Merkezlerine, işlevsel bir OSB’ye, … gereksinimi var.
Bu hususları ben de elimden geldiğince genel merkezden taşraya kadar duyurmuş, anlatmış, hızlı tren, raylı sistem ve lojistiğin öneminden toplumun farklı kesimlerine bahsetmiştim. Benim de bu çorbada bir tuzumun olması kendi adıma ziyadesiyle mutluluk vesilesidir. Umarım benim dillendirmelerimin de katkısı olmuştur. En azından ben niyetimle hissedar olmuşumdur diye Yüce Mevla’dan ümitvarım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum…