Aslında yazımın başlığı “PAZAR”dı. Yok tatil günü olan Pazar değil, “Erzurum
Çarşı Pazar”ın pazarı. Fakat birkaç gün önce şehrimizde “Ekonomi” konulu bir
sempozyum yapılınca, başlığı ve yazımın mahiyetini değiştim. Bir de Erzurum
Arena’nın yazılı olarak baskıya çıkacağı ve acizane bu fakirin de yazısı
yayınlanacağı için ve “kentimize kalıcı ekonomik bir öneride” bulunmam lazım
geldiğini düşünerek aşağıda okuyacağınız mahiyette bir yazı kaleme aldım.
Ticaret, insanlık tarihinin ilk toplumsal olaylarından biri. İlkel zamanlarda, malların
kabaca alışı ve satışı ile başlamış olan ticaret, sonraları mal mübadelesi şeklinde
asırlarca devam etti. Paranın kullanıma başlaması ile mahiyet değiştirdi. Ticari
emtianın piyasaya sürüldüğü yerler, önceleri köy meydanları, kasaba pazar yerleri
idi. Ticaret geliştikçe kasabalar büyüdü, şehirler oluşmaya başladı. Ticari faaliyetler
arttıkça şehirlerde büyümeye ve daha büyük ticari merkezler oluşmaya başladı. İşte
Erzurum’da yolların kesiştiği bir yerde olduğu için şehirleşmesini bu ticari
faaliyetlere borçlu.
Erzurum, hep anlatıldığı gibi, “Tarihi İpek Yolu” üzerindeki önemli konaklama
yerlerinden biri. Yine “Tarihi Baharat Yolu” nunda Erzurum dan geçtiği bir gerçek.
M.Ö. 500 lerde Trabzon’u alarak site kent devleti haline getiren eski Yunan
Medeniyeti, buğday, arpa ve hayvan ihtiyacını ise zamanın site kent devleti olan
Erzurum’dan karşıladığı bilinmekte. Zamanına göre devasa büyüklükteki Taş
Ambarlar , Anadolu’da sadece bu kentte var. Yani bu şehir, çok eski zamanlardan
beri gerek doğu ve gerekse batı ticaretinin kesiştiği yollar üzerinde bulunmakta.
Eskiler boşu boşuna ‘Erzurum Çarşı Pazar” dememişler, var bir bildikleri.
Gelelim “Ekonomi Formu” na.
Ekonomi Formunda mahiyet olarak yine şehrimizin bütün ekonomik sıkıntıları
masaya yatırıldı. Çareler anlatıldı. Notlar alındı. İyi niyet temennilerinde
bulunuldu. Toplantı her ne kadar konu olarak ekonomik olsa da, katılanlar açısından
siyasi idi. Çünkü yakında milletvekilliği seçimleri var. Adaylar boy gösterdi. Ve
saire, ve saire…
Sözü çok uzattığımın farkındayım, ama biraz sabrınızı zorlayacağım.
Bu toplantıda ve daha önce yapılan bütün İktisadỉ toplantılarda, genelde hep şu
hususlar dile getirilir;
1- Erzurum sağlık kenti olmalı
2- Erzurum spor kenti olmalı
3- Erzurum sanayii kenti olmalı
4- Erzurum kış sporları ve kayak sporları kenti olmalı
5- Erzurum tarım ve hayvancılık kenti olmalı vs.
Yukarıdaki maddelerin sayısını istediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz. Bende
katılıyorum, “Evet, Erzurum bunların hepsinden olmalı”. Ama nasıl ?. İşte bunun
tatmin edici cevabını henüz ben işitmedim.
Asıl tatmin edici cevap, TİCARET.
Çünkü, yukarıda maddeler halinde saydığınız şeyleri şayet piyasaya, pazara
sunamaz iseniz, hiçbir anlamı yok. Boşuna uğraşıyorsunuz demektir. İstediğiniz
kadar donanımlı hastahaneler yapın, hasta yoksa bir işe yaramaz. İstediğiniz kadar
spor kompleksleri, kayak merkezleri, fabrikalar, tarım ve hayvancılık ürünleri
üreten tesisler yapın , bunları pazara sunamıyorsanız, bir değerleri yoktur,
demektir. Bütün bu ürünlerin piyasa ile buluşmasını sağlayan ekonomik faktör
TİCARETTİR. Ticareti ise yapan TÜCCARLARDIR. O halde ilk bakılması,
korunması ve teşvik edilmesi gereken kesim de Ehl-i Ticaret olan kesimdir.. Yani
sözün özü, bu şehrin kalkınmasının bam teli, Ticaret ehlinin gösterdiği
faaliyetlerdir.
Peki, Ehl-i Ticaret için ne yapıla bilinir ?.
Bu öyle bir şey olmalı ki, sadece Erzurum’a ait olmalı. Sadece bu şehirdeki ticaret
erbabı yararlanabilmeli. Diğer şehir ve bölgelere bu teşvik verilmemeli. Verilen
teşvik sulandırılmamalı. Erzurum ile Denizli, Antalya vs. aynı kefede olmamalı.
Süresi uzun olmalı, Örneğin 100 yıl. Öyle bir şey olmalı ki, bu şehirde ticaret yapan
kişi, ticari emtiayı, diğer yerlerden en az % 20 daha ucuza piyasaya sunabilmeli.
Yani CAZİP olmalı.
İşte teklifim.
Erzurum’da yapılacak olan bütün ticari faaliyetlerden 100 yıl boyunca Katma
Değer Vergisi alınmasın. Bütün Ticari Emtia KDV den muaf olsun.