DOĞU’DA ÖĞRETMEN OLMAK
Bir öğretmenin insan hayatındaki önemini anlatmaya denizler mürekkep yeryüzü kağıt olsa yine de yeterli gelmez diye düşünüyorum. Çünkü öğretmenlik, toplum tarafından peygamberlik mesleği olarak kabul edilmiş ve tarihin her döneminde bu mesleğe büyük bir saygı duyulmuştur. Öğretmen olarak zaman zaman yaşadığımız ve tanık olduğumuz olaylar karşısında hüzünlenip bir iki cümleyle bu yürek yangınımızı mürekkebin serinliğiyle söndürmeye çalışırız.
Öğretmenin, mesleğini icra ederken en kıymetli varlığı olan canını dahi gözünü kırpmadan feda etmesi, bu mesleğe olan düşkünlüğünü ve fedakârlığını göstermesi bakımından önemlidir. İşte doğuda öğretmen olmak yalnızca fedakârlıkla değil çoğunlukla yürek ister. Bu yürek, gün gelir hain kurşunlara hedef olurken, gün de gelir bir deprem sonrası daha hayatının baharında sevdiklerine veda edebilmekle ortaya konabilir.
Doğu’da öğretmen olmak, batıya otuz saatlik yolculuklar yapmaktır. Dönüş yolculuklarında hayatı sorgulamak, kaç il, kaç ilçe, kaç köy geçtiğini bilmemek ve her şeyi geride bırakmaktır öğretmen olmak… Geldiğin vakit, güç bela getirdiğin valizlere baka baka hüzünlenip, o valizlerde getirdiğin eşyaları, gözyaşlarıyla dolaba yerleştirmektir öğretmen olmak… Sınıfa girdiğinde ışıl ışıl gözleriyle senin yolunu gözleyen o körpe yüreklere dokunabilmektir öğretmen olmak… Öğretmen olmak, çamurla, karla, tipiyle, boranla mücadele edebilmektir. Anadan, babadan, sevdiğinden ayrı kalmak, evlat kokusuyla yanıp tutuşabilmektir öğretmen olmak… Hani otobüslerde yolculuk yaparken çok uzaklarda tek tük ışıklar görürsünüz de acaba buralarda kim yaşar diye düşünürsünüz ya, işte birilerinin göremediği o ışıklarda yaşabilmektir öğretmen olmak…
Öğretmen olmak şu cennet vatana sevdalanarak sınırları ortadan kaldırabilmektir. Cahilliğe savaş açıp her türlü kötülüğe meydan okuyabilmektir. Toros dağlarından yola çıkıp Erzurum’un soğuğunda titreyebilmektir. Ve beşinci mevsim olup dört ana renge boyanabilmektir öğretmen olmak…
Bazı zamanlar bir seyyah misali sınırdan sınıra dolaşabilmektir öğretmen olmak… Erzurum’da Nene Hatun, Antep’te Şahin, Maraş’ta Sütçü İmam ve İzmir’de Efe olabilmektir öğretmen olmak… Ve uzun geceler sonunda bir keleş sesiyle uyanabilmektir öğretmen olmak… Ve ülkemin semalarına hür kuşlar yetiştirmeyi düşünürken bir sinsi kurşunla kara toprağa düşebilmektir öğretmen olmak…
Evet, öğretmen olmak yılmamak ve yıkılmamaktır. Her türlü çileye, sıkıntıya göğüs gerebilmek ve türlü zehirleri bal eyleyebilmektir öğretmen olmak… Aslında öğretmen olmak nedir bilir misiniz? Yunus’un da dediği gibi bir gönülde yer edinebilmektir öğretmen olmak…
Tüm öğretmenlerimizin bu anlamlı gününü gönülden kutluyorum.
YORUMLAR
Yüreğine sağlık yusuf hocam.
tebrik ederim hocam günün anlam ve önemini anlatan en güzel yazıydı diyebilirim..