DEP'in sürgündeki eski milletvekili açıkladı

Tutuklanmama güvencesi ile Türkiye'ye dönen DEP Eski Milletvekili Mahmut Kılınç, 15-20 yıl içinde Kürtçenin resmi dil olacağını ve Kürtlerin kendini yöneteceğini söyledi.

 'Sürgündeki Kürt Parlamentosu' ve 'Kürdistan Ulusal Kongresi'nin oluşumunda yer aldığı gerekçesiyle gıyaben yargılanan ve mahkemenin verdiği 'tutuklanmama güvencesi' ile Adıyaman'a dönen kapatılan DEP'in eski milletvekili Mahmut Kılınç, basın toplantısı düzenledi. Türkiye'nin demokratikleşebilmesi için Kürtlerin siyasi olarak güçlenmesi gerektiğini ifade eden Kılınç, şöyle konuştu: "Asimilasyon bir insanlık suçudur, ha bir halkı katlederek yok etmişsiniz ha asilime ederek yok etmişsiniz. Her ikisi de katliamdır. Şimdi uygulanan budur. Bir okul açıldı kapatıyorlar. Kürtçe bu bölgede ikinci resmi dil olacak. Kimse benim hakkımı tartışmak konumunda değildir. Ana dilde eğitim yapmak her Kürt çocuğunun hakkıdır. Kimsenin bunu tartışmaya hakkı olmamalıdır. Bugün gücümüz yetmeyebilir, bugün siyasi platformlarda sesimizi az çıkıyor olabilir. Ama ben size şunu söylerim; 15-20 yıl içinde bu bölgede Kürtçe resmi dil olacak ve Kürtler kendini yönetecek. Çünkü dünyanın koşulları böyle istiyor ve bunun tersi olmaz."

MİLLETVEKİLLİĞİMİZ GASP EDİLDİ

Parlamento görevini yaparken partilerinin kapandığını ve milletvekilliğinin düşürülerek kazanmış olduğu milletin vekilliği hakkının gasp edildiğini söyleyen Kılınç, "Parlamentoda görevimizi yaparken partimiz kapatıldı ve milletvekilliğimiz düşürüldü. Yani bir nevi milletvekilliğimiz gasp edilmişti. Bu nedenle Avrupa'ya çıkmak zorunda kaldık, yoksa hapis yatacaktık. Ben bu ülkenin hapishanelerinde haksız yere işlemediğim bir suç için bir gün bile yatmak istemem o nedenden dolayı Avrupa'ya çıktık ve siyasi mücadelemize devam ettik. Son süreçte mahkeme tutuklama kararını 3 aya kadar dönmemiz koşuluyla kaldırdı ve biz de geldik" dedi.

BÖLGEDE KAOS YAŞANIYOR

Türkiye'nin de içinde bulunduğu bölgede IŞİD ile birlikte ciddi bir kaos yaşanmaya başladığına dikkat çeken Kılınç, şöyle devam etti: "Bu kaos bu bölge insanını, bizleri çok yakından ilgilendiriyor. Kürt halkını ise daha fazla ilgilendiriyor. Çünkü Kürtler hem Suriye, hem Irak, hem de İran'da yaşıyor. İradeleri dışında bölünmüş bir halk ve bu halkın özgürlükleri gasp edilmiş. Ama bugün bununla da kalınmıyor. Irak'taki özgürlükleri bile çok görülüyor. Bir kaos sonucu oluşan İŞİD denilen örgüt tarafından işgal edilen ya da kan dökülerek zarar vermek istenen bir bölge var. Bu bölgedeki kaos ister istemez Türkiye'nin iç siyasetine yansıyor ve bazı olumsuzluklara neden oluyor. Diliyorum ki; barış süreci üzerinde olumsuz bir etki yaratmaz. Öyle görünüyor ki; bölgedeki bu kaos Türkiye'de başlatılan barış sürecine de zarar verecek gibi görünüyor. Umarım zarar vermez ve bu konuda herkesin uyanık ve duyarlı olması gerekiyor." Yargılandıkları davada ülkeyi bölmekle suçlandıklarını ve aynı soruyu hakimin de kendisine yönelttiğini kaydeden Kılınç, "Hakime de aynı cevabı verdim ve Türkiye'de federal bir sistem istediğimizi söyledim. Gelinen noktaya Kürt mücadelesinin silahlı mücadelesinin katkısı olmadığını söylemek vicdansızlıktır. Ama şu var hiç bir yerde silahlı mücadele tek başına başarılı olmamıştır, siyasi ve barışçıl bir mücadele gerektiriyor. Onun için buna ağırlık vermemiz gerekiyor" açıklamasını yaptı. Kılınç, önümüzdeki dönemde Türkiye'de yeniden siyaset yapıp yapmayacağına ilişkin yöneltilen soruyu ise; "Şu anda bir şey söylemem doğru olmaz. Ama ben siyasetin içinde bir insanım ve bu konuyla ilgili önümüzdeki aylar çeşitli gelişmeler olabilir" diye cevapladı.