AÜ Yeni Akademik Yıla Törenle Başladı

Erzurum Atatürk Üniversitesi'nin 2014- 2015 Akademik Yılı açılış töreninde konuşan Rektör Prof. Dr. Hikmet Koçak, ülkede birlikte yaşama kültürünün toplumsal ve insani değerlerin hiçe sayılıp ayaklar altına alındığına işaret etti.

Atatürk Üniversitesi 2014-2015 eğitim-öğretim yılı açılış töreni, Üniversitemiz Yerleşkesinde bulunan Atatürk Anıtı’na çelenk sunumuyla başladı. Daha sonra Kültür Merkezi A Salonu’nda devam eden açılış, Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bilimleri Bölümü Öğretim Üyeleri’nden Doç. Dr. Hagigat Muharremova ve Doç. Dr. Naile Mirzazade’nin keman ve piyano resitaliyle devam etti. Açılışta konuşan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak,  Atatürk Üniversitesi’nin bugün yeni eğitim-öğretim yılının açılış töreniyle birlikte, 58. yılına girmiş bulunduklarını hatırlatarak, “Doğu’dan Batı’ya Gelecek Vizyonu”amaç ve hedeften esinlenerek, başarıya ulaşacaklarını vurguladı.   “Doğu’dan Batı’ya Gelecek Vizyonu” Atatürk Üniversitesi’nin sadece sayısal olarak değil, nitelik olarak da her alanda bu ülkenin taşına, toprağına, suyuna havasına katkılar sunmuş, hizmetlerde bulunmuş bir kurum olduğunu dile getiren Rektör Koçak, “Bilindik namıyla, Cumhuriyet Dönemi’nin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmadaki en önemli projelerinden birisidir. Bu proje, 58 yıldır olduğu gibi, gelecekte de, amacına ve hedefine bağlı olarak yürümeye devam edecektir. Bu amaç ve hedeften esinlenerek, bu yılki açılış törenimizi bir temayla başlatmak istedik. Bu temanın adı “Doğu’dan Batı’ya Gelecek Vizyonu”dur. Üniversitemizin 58 yıllık birikimi ve özellikle son yıllarda yakalanan gelişim ivmesini temel alıp, çağdaş bir gelecek vizyonuna vurgu yapan bu tema, diğer taraftan Cumhuriyet’in harcının Erzurum’da atılmış olmasından esinlenerek, cumhuriyetin 100. yılına da yine Erzurum’dan sembolik bir gönderimde bulunmayı amaçlamaktadır ”dedi. Hızla yenilenen ve çoğalan bilgi birikimine paralel olarak, bireylerin bilgi ve becerilerini güncelleyebilmeleri ve yenilerini kazanabilmeleri için eğitime olan ihtiyaçları sürekli arttığını, bir yönüyle “nasıl bir üniversite istiyoruz?” ve “ideal olan nedir?” sorularına yanıtlar verebilen, diğer yönüyle de bilgiyi, bilimi ve bilimsel üretimi sosyal ve ekonomik faydaya dönüştürebilecek olan çalışmaların kuşkusuz gerçekçi, akılcı, sürdürülebilir ve kapsayıcı karakterler taşıması gerektiğini belirten Koçak, “Bu ise üniversitemizi, öngörüsü net ve vizyonu erişilebilir bir üniversite yapacaktır. Üniversitemiz özellikle son yıllarda gerçekleştirilen derinlikli ve çok boyutlu çalışmalarla hem yurt içinde, hem de uluslararası konjonktürde oldukça dikkat çeken övgü ve takdirlere muhataptır. “Üniversitemizin Öngörülen Hedefte İlk 500 Üniversite Arasında Kalıcı Olarak Yerini Alması Elzemdir” Atatürk Üniversitesinin dünyadaki üniversiteler arasındaki yeri ve konumuna ilişkin gelecek planlamalarının yapılması yaşamsal değerdedir. Bu bağlamda, üniversitemizin öngörülen hedefte ilk 500 üniversite arasında kalıcı olarak yerini alması elzemdir ve bu gerçekleştirilecektir. Öğrencilerin ve öğretim elemanlarının daha etkin olarak dışa açılımlarının sağlanması konusu da gelecek vizyonumuz içinde önemli bir yer tutmaktadır. Eğitsel ve kültürel entegrasyona hizmet etmesi amaçlanan çeşitli eğitim ve değişim programları dâhilindeki dışa açılımların daha sağlıklı ve işlevsel kılınması ve bu süreçteki verimin en yüksek noktaya çekilmesi kısa vadede gerçekleştirmeyi planladığımız hedeflerdendir” diye konuştu. Rektör Koçak konuşmasına şöyle devam etti. “Bugün dünyanın önemli üniversiteleri ve eğitim kurumlarıyla işbirlikleri bulunan üniversitemiz, yurt içinde de çok çeşitli kurum, kuruluş, firma ve sivil toplum örgütleriyle ortak çalışmalar yürütmektedir. Bu çalışmalar belirlenecek plan ve öngörüler doğrultusunda daha da geliştirilecek; küresel, bölgesel ve toplumsal katkı ve hizmet oranlarımız çok daha işlevsel noktalara ulaştırılacaktır. Ayrıca Üniversitemizi bölgemizin ve yakın coğrafyanın bilim lojistik merkezi haline getirip, hem Türki cumhuriyetlerdeki üniversitelere model ve öncü olabilme rolü, hem de üniversiteler arasındaki iletişimde etkin bir pozisyonda olma durumu daha da güçlendirilecektir. Akademik alanda yapılacak olan atılımların yanı sıra özellikle öğrencilerimize, öğretim elemanlarımıza ve ailelerine hitap edebilecek daha yeşil ve yaşanılabilir bir kampüs ortamı sunma, yaşam pratiklerini çeşitlendirip kaliteleştirme ve sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif etkinlikleri sayıca artırıp, daha da erişilebilir kılınacaktır. Mevcut ve gelecekteki öğrenci profilimize ve yaşam kültürümüze ilişkin atılacak adımlardan bir de, farklı kentlerde ve kültürlerde yetişen genç beyinlerin tüm renkleriyle birlikte üniversitemizde bir arada, huzur, güven ve barış içinde yaşamalarını sağlayacak daha geniş imkân ve fırsatlar oluşturmaktır.  Bu bağlamda mevcut durumumuz oldukça iyi olmasına rağmen, farklılığı önemseyen ve her farklılığın birbirini etkilediği ve beslediği daha demokratik ortamların meydana getirilmesi temel amaçlarımızdandır. Gelecek vizyonumuz, “dışlayıcı değil kapsayıcı, ötekileştirici değil kucaklayıcı, ayrıştırıcı değil bütünleştirici, yasakçı değil özgürleştirici, aynılaştıran değil çeşitlilikte birliği savunan”, çoğulcu ve katılımcı bir anlayışın ürünü olacaktır. Aynı zamanda “kendi değerlerimiz ve kültürümüz temelinde gelenek ile modernliği, yerel ile küreseli, eski ile yeniyi, kadim ile günceli, soyut ile somutu” bağdaştıracak motivasyona da sahip olacaktır. Herkesin şunu bilmesini isterim ki, Atatürk Üniversitesi ne mevcutla yetinecek, ne de geçmişiyle avunacaktır.” “Ne ahlakı olmayan bilgiden, ne de bilgisi olmayan ahlaktan yarar gelir” Gençlere, geleceğe güven ve umutla bakmak için büyük hayallere, büyük ideallere ve büyük hedeflere sahip olmaları gerektiğini dile getiren Koçak, “Zira bilmenizi isterim ki, tarihteki tüm büyük başarılar, büyük atılımlar, tüm doğru ve uygun yenilik ve değişimler büyük hayallerin, büyük ideallerin, büyük tutkuların ve coşkuların sayesindedir. Geleceğin sorumluluğunu yüklenirken, şu düsturdan asla taviz vermemenizi istiyorum. Ne ahlakı olmayan bilgiden, ne de bilgisi olmayan ahlaktan yarar gelir. Sizlere bilgilenin, çağın bilgi ve birikimiyle donanın derken, beraberinde ahlakı kuşanıp, ahlakla yarınları inşa etmenizi de öneriyorum. Kardeşliğin, birlikte yaşama kültürünün, toplumsal ve insani değerlerin hiçe sayılıp, ayaklar altına alındığı çirkin ve alabildiğine kınanılmayı gerektiren olaylar. Bilinçsiz yığınlar, sözde özgürlük ve sözde hak arama bahanesiyle çoluğun çocuğun, garibin, yetimin ve kamunun malını ve hakkını fütursuzca çiğnemektedirler. Bu yığınlar bilinçsiz oldukları kadar, ahlaki değerlerden de uzak hareket etmektedirler. Şimdi soruyorum; bu yığınlara, yani o gençlerimize, çocuklarımıza bilinç ile birlikte yeteri kadar ahlak aşılanmış olsaydı, hiç bu yaşananlar cereyan eder miydi? Hiç başka bir insanın malına ve canına kastederler miydi? Onları, “sakın incitme bir canı / yıkarsın arş-ı rahmanı” düsturu doğrultusunda yetiştirmiş olsaydık, hiç böylesine ırza, mala ve cana el uzatılabilir miydi? İşte bunun için diyorum ki, bilgiden ve bilimsel üretimden ahlakı çıkarıp atarsanız, ne insanlığa faydalı olabilir, ne de aydınlık yarınlar inşa edebilirsiniz. Önce ahlak, sonra bilim diyor, refah dolu yarınların oluşmasında ahlak bilincinin bireyden toplumlara, oradan da tüm bir insanlığa ulaştırılarak kurtuluşun mümkün olabileceğini ifade etmek istiyorum” dedi. Her emek ve alın terinin kutsal olduğunu ve hiçbir şeyin onun üzerinde olamayacağını kaydeden Koçak, “Üniversitemizde 35 yıllık alın terinden ötürü şükran ve takdirlerimizi sunacağımız sembolik değeri oldukça yüksek olan plaket törenimiz vesilesiyle çalışanlarımıza da kalbi minnetlerimi ifade ediyorum. Son olarak akademik yılın bir kez daha, üniversitemize, milletimize ve insanlığa hayırlar getirmesini diliyorum” diye konuştu. Atatürk Üniversitesi Öğrencileri adına konuşan Güzel Sanatlar Bölümü 3. Sınıf öğrencisi Özlem Çiftçi, Erzurum’da eğitim görmekten duyduğu mutluluğu belirterek, kendi sıcak, yuvası sıcak, yüreği sıcak dadaşlara, namuslu, vicdanlı, hürmetli, irfan ve kültürlü Erzurum ahalisine alıştığını belirtti. Çiftçi: “Bunlarla birlikte, hocalarımızın özverili gayretlerine, idarecilerimizin sorun çözme duyarlılıklarına, samimi arkadaş ortamlarına, güzel kampüsümüze, donanımlı dersliklerimize, atölyelerimize, laboratuvarlarımıza ve bir şeyler öğrenme ve bunu toplumun yararına dönüştürme idealiyle her daim besleniyor olmamıza da alıştım. Bu alışkanlıklar, kuşku yok ki, bütün öğrenci arkadaşlarım gibi şahsımın da Atatürk Üniversitesine olan aidiyet duygusunu besleyip, büyütmüştür” dedi. Atatürk Üniversitesi Araştırma Görevlileri adına konuşan Mühendislik Fakültesi Araştırma Görevlisi Ayşenur Keleş ise ülkemizin geliştiğini ve buna paralel olarak üniversitelerinde eskiyle kıyaslanmayacak oranda ciddi atılımlar içerisinde olduğunu söyledi. Ayşenur Keleş: “Sağlanan imkanlar ve fırsatlar akademisyenler tarafından çoğunlukla yerinde ve uygun olarak kullanılmakta, bu durum ise üniversitelerimizi çağdaş dünyanın nitelikli eğitim kurumlarıyla yarışır hale getirilmesini sağlamaktadır. Rahatlıkla söyleyebiliriz ki, ülke olarak henüz ideal noktada olmasak da, üniversitelerimizdeki nitel ve nicel başarı oranları her geçen gün daha da artmakta, bununla da aydınlık geleceğimiz hızla inşa edilmektedir” şeklinde konuştu.